Tespit kararları, yasal bir hakkın veya ilişkinin varlığını belirlemek için kullanılır. Bu dava sadece bir ilişkinin varlığının veya yokluğunun tespiti için açılabilir. Bir dava açılmış ya da açılacaktır. Davanın kararı nihaidir. Bu nedenle karar kanıt olarak kullanılabilir. Tespit için iki tür dava mevcuttur. Olumlu ve olumsuz tespit davalarının her ikisi de mümkündür. Bu yazımızda menfi tespit ile ilgili tüm sorulara cevap vermeye çalıştık.
Menfi tespit davası nedir?
Menfi tespit davası, borçlunun borcunu ödemeden önce herhangi bir borcu olup olmadığının tespiti için açtığı davadır. Bu dava borçlu tarafından borcunun olmadığını ispatlamak ve varsa icra takibinin iptali için açılır. İİK’ya göre borçlu bu davayı icra takibi sırasında veya öncesinde açabilir.
Olumlu Tespit Davası: Sizi Neler Bekliyor?
Menfi tespit davası, icra takibinden önce alacaklının elinde borçluya karşı ciddi belgeler bulunması halinde açılabilir. Doktrinde, alacaklının elinde icra takibi başladığında borçlunun ileri süreceği itirazı bertaraf edecek güçte bir belge bulunması halinde borçlunun menfi tespit davası açmaya yasal hakkı olabileceği kabul edilmektedir. Borçlu, borç ilişkisindeki sakatlığa ilişkin menfi tespit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davası icra takibinin açılmasını durdurmaz. Bu dava ile icra durdurulamayacaktır. İhtiyati tedbir kararı verilerek %15 değerindeki bir teminatın icrası durdurulabilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası icra takibini durdurmaz. Borçlu, paranın icra dairesi veznesi tarafından alacaklılara verilmesini önlemek için ihtiyati tedbir talep edebilir. Bu da alacaklıya ödenmesi gereken paranın geç ödenmesinden doğacak her türlü zararı karşılamak üzere yatırılacak teminatın yüzde 15’i oranında teminat yatırmak suretiyle yapılır. “Ödeme Emrine İtiraz” başlıklı yazımızda konuya ilişkin detaylı bilgi yer almaktadır.
Menfi Tespit Davalarında Zamanaşımı
Negatif beyan durumunda zaman aşımı söz konusu değildir. Borçlunun herhangi bir borcu olmaması halinde zamanaşımı söz konusu olabilir. Durum somut bazda değerlendirilmelidir. İrade bozukluğu halinde, bu durumun ortadan kalkmasından itibaren bir yıl içinde sözleşmelerin mahkemeye taşınması gerekir. Abonelik sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıklarda ise süre 10 yıldır.
Olumsuz Tespit Davası Sonucu
Menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde ihtiyati tedbir kararı kaldırılacaktır. Bu davadaki karar kesinleşirse, alacaklı, kararın kesinleşmesi halinde borçlunun teminatından tazminat alacaktır. Aynı davada alacaklının uğradığı zarar da değerlendirilerek karara bağlanacaktır. Söz konusu zarar %20’den az olamaz.
Davanın borçlu lehine sonuçlanması halinde takip derhal duracaktır. Kararın kesinleşmesinden sonra ilamın içeriğine göre ve başkaca bir hükme gerek kalmaksızın icra kısmen veya tamamen eski hale getirilir. Talep üzerine, borçluyu menfi tespit davasına zorlayan haksız takibin kötü niyetli ve haksız olduğu tespit edilirse, alacaklının uğradığı zarar da tahsil edilir. Hesaplanan zararın haksız işleme konu alacağın %20’sinden az olmaması gerekir. Dava sırasında borçlu tarafından ihtiyati tedbir kararı alınmamış ve borç ödenmiş ise dava alacak olarak devam eder.
İcra Takibinden Sonra Olumsuz Karar Davası Açılması
Menfi tespit davasının yasal bir dayanağı olmalıdır. Bu bağlamda, borçlu ödeme süresi içinde kanun hükmünü ileri sürmezse, o kanun hükmüne dayanarak menfi tespit davası açamayacaktır. Bir icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası takibi kendiliğinden durdurmayacaktır. Bunun bir istisnası vardır. Borçlu, gecikmeden kaynaklanan zararları karşılayacak bir teminat göstermek zorunda kalacaktır. Bu oran %15’ten az olmamalıdır. Borçlunun mahkemeden icra veznesindeki paranın alacaklıya aktarılmasını engelleyen geçici bir tedbir kararı isteme hakkı vardır.
Mahkeme alacaklı lehine karar verirse tedbir kararı kaldırılır. Kesin hükmün verilmesi halinde alacaklının alacağı gecikecektir. Bundan doğan zarar alacaklı tarafından teminat kullanılarak giderilecektir. Aynı davada alacaklının uğradığı zarar takdir edilerek karara bağlanır. Zararın %20’den az olmaması gerekir.
Dava alacaklının lehine sonuçlanırsa, icra derhal durur. İcra, kesinleştikten sonra kısmen veya tamamen eski haline getirilebilir. Alacaklı, borçlunun haksız takip nedeniyle uğradığı zarardan sorumludur. Takdir edilebilecek zarar miktarı %20’den az olamaz. Dilekçenin talebi içermesi gerekir.
Menfi Tespit Davasına Bakmakla Görevli Mahkeme
Mahkeme, davanızın içeriğine göre seçilecektir. Görevli mahkeme, bir kambiyo senedine dayanan bir alacak olup olmadığına bağlı olacaktır. İcra dairesinin bulunduğu mahkeme, menfi tespit veya ıslah taleplerini kabul edebilir. Ayrıca davalının ikamet ettiği yer mahkemesinde de açabilirsiniz.
Menfi Tespit Davasının Süresi
Paranın ödendiği tarihi takip eden ilk yıl içinde, borçlu olmadığı bir miktar parayı ödemek zorunda kalan bir kişi mahkemeden paranın geri alınmasını isteyebilir.
Dava için ödenecek miktar davanın değerine göre belirlenir, yani orantılı bir miktardır. Dava sonunda avukatlık ücreti yasal oranlar üzerinden hesaplanır.
Borç ilişkisinin yasal dayanağı olup olmadığı mahkeme tarafından belirlenecektir. Borcun tahsili için gerekli işlemlerin yapılması gerekecektir. Hak kaybına uğramamak için her iki tarafın da mahkemede uzman bir avukat tarafından temsil edilmesi gerekmektedir.
Olumsuz Tespit Davalarında Yargıtay Kararları
Davalı/alacaklı, 08.05.2006 tarihli kira sözleşmesine dayanarak borçlu/davacı dahil üç kişi aleyhine icra takibi başlatmıştır. Yerel mahkeme ve Özel Daire, ödeme emrinin davacı/borçluya tebliğ edilmediği konusunda hemfikirdir. Başka bir işlem yapılmamış, ancak davacı/borçlu aleyhindeki işlemler dava sırasında bile güncel kalmıştır. Korunmaya değer güncel bir hukuki menfaat bulunmaması nedeniyle davanın reddedilmesi için davacı/borçlunun kendisini tehdit edebilecek tehlike veya ihmallerden korunmaması gerekir.
Alacağı tahsil etmekle tehdit eden kişinin, icra takibi başlatılmadan önce borçluya “borcun bulunmadığının tespiti” için dava açabileceği kabul edilse de, aktif bir icra takibi bulunan borçlunun bu davayı açmakta güçlü bir hukuki menfaati vardır. Yasal bir engel bulunmamaktadır.
Ayrıca, davalı/alacaklı takipten vazgeçme imkânına sahip olduğu halde vazgeçmemiş olup, davanın açıldığı tarihte davacı/borçlu aleyhine takip devam etmektedir. Dolayısıyla davacının, davalıyı dava etmek ve alacağını talep etmekle tehdit edildiği için dava açmakta meşru bir menfaati vardır.
Tüm bu açıklamalara ve özellikle 2004 tarihli İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesine rağmen, icra takibinden önce olumsuz bir değerlendirmeye itiraz etmek için dava açılmasına izin verilmektedir. Yerel mahkemenin davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı sonucuna varması ve bunu savunması hatalıdır. Borçlu ödeyemeyeceği bir borçla karşı karşıya kaldığında meşru bir menfaatin varlığı kabul edilir. Borçlunun/davacının davayı açmış olması hukuka aykırı veya usulsüz değildir. Yerel mahkeme, tarafların delillerini topladıktan sonra esası incelemeli ve sonucuna göre karar vermelidir. Davalı/davacının dava açmaya yasal hakkı yoksa “davanın reddine karar verilmesi” hatalıdır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011,/13-576 E.